Vizesiz Yurtdışı Turları – Nereye Gidiyoruz?
Bahaneye hiç gerek yok. Hayır, gerek olsa bahane mi yok ama gerçekten şu dünyayı karış karış gezmek için hiç kimsenin bahaneye ihtiyacı yok. Gençsiniz, güzelsiniz, yerinizde neden durasınız? Formülü belli; Vizesiz geziyoruz! Bir de sırt çantası, ekonomik uçak bileti, öğrenci hosteli ve cep harçlığı da lazım tabii. Siz bir de her ihtimale karşı ufak bir şemsiye de alın yanınıza…
Büyük büyük masraflara girmeden, öyle kerameti kendinden menkul gezi hazırlıklarına kalkışmadan, ömrünüzün sonuna kadar unutamayacağınız seyahatlere çıkmak zor değil. İşin o en tantanalı kısmı olan vize başvurusunu hayatınızdan çıkardınız mı zaten gözünüzde büyüttüğünüz gibi bir şey olmadığını anlayacaksınız bu seyahat işinin. Soran olursa “Vizeyi bıraktım, kafam rahat” dersiniz. Çevrenize örnek olursunuz. Öyle senede bir hafta denize girip çıkmakla, geceyi sabah edip, kim bilir kandili nerelerde söndürmekle bitmez bu iş. Gün itibariyle Türkiye’den vizesiz gezilen ülke sayısı 96!
Peki, dünyayı gezmeye nereden başlamalı?
Tabii ki en yakından! Hemen yanı başımızdaki, hem tanıdık hem yepyeni, bol hikayeli, bol manzaralı, ucuz mu ucuz, eğlenceli mi eğlenceli Balkanlar başlamak için en ideal nokta. Biraz gözünüzü dört açın; şu kampanyalı Üsküp, Belgrad, Saraybosna uçak biletlerini kaçırmayın. Emin olun bu şehirlerin her birini gezmek için yalnızca hafta sonu bile yeterli. Öyle geniş zaman ayırmalara, izin kullanmalara da gerek yok. Gün gelir bizim kendi aramızda “uzaklar” dediğimiz güneşin toprakları Güney Amerika’ya da gidebilir; dörtnala gelip Anadolu’dan, Uzak Doğu’ya bir kısrak başı gibi de uzanabilirsiniz. Her şey sırayla!
Her dem Roman havası: Üsküp
Şair Üsküp için, Bursa’nın Şar Dağları’ndaki devamıdır der. Bu sözden yola çıkarak ne kadar tanıdık olduğunu anlayabilirsiniz. Vardar Ovası ikiye bölüyor şehri. Ortasından su geçen şehirler bir başka güzel değil mi sizce de? Şehre gider gitmez kendinizi Eski Çarşı’ya atın. Herkes orada! Köftelerin ve böreklerin başkentindesiniz, güzelce karnınızı doyurun. Zaten burnunuza gelen kokulara karşı koyamayacaksınız. Her yerde heykeller göreceksiniz. Üsküp için “heykeller şehri” derler zaten. Özellikle akşam olup ışıklar yanınca oluşan görkemli manzaraları çok seveceksiniz. 1-21 Kasım tarihleri arasında Üsküp’te Sonbahar Müzik Festivali var. Eğer denk getirseniz Balkan müziğine doyup da gelirsiniz.
Anonim bir Balkan Türküsü: Belgrad
Belgrad mimari bakımından tam bir Doğu Avrupa şehri. Sokaklarını yürüyerek gezme dürtüsü ağır basacaktır sizde de. Yürüdükçe şaşıracak, şaşırdıkça yürüyeceksiniz. Şehrin nüfusu genç, hareketli, sıcakkanlı… Biraz yoksullar. Bu yüzden her şey çok ucuz. 1 euro’ya karnınızı doyurabileceğiniz onlarca küçük restoran var. Sırplar eğlenmeyi seven bir millet. Yine çok ucuza, şişeleri devire devire eğleneceğiniz gece kulüpleri çok fazla. Nikola Tesla Müzesi’ni mutlaka görün gitmişken. Kimseye olmadığı kadar Tesla’ya bağlılar. Büyük saygı ve gurur duyuyorlar. Haksız da değiller tabii. Tuna veya Sava nehirlerinde küçük tekne turu yapabilir, masa sandalyeleri caddelere taşan restoranlarda sokak müzisyenleri eşliğinde yemek yiyebilirsiniz.
Hüzün, hıdrellez ve yeniden doğuş: Bosna Hersek
Ne yalan söyleyelim Saraybosna’nın nefis böreklerinden sonra en çok vizesiz görülebiliyor olmasını seviyoruz. Şehir tahmin edebileceğiniz gibi biraz hüzünlü. 1950’lerin Türkiye’sinde dolaşıyor gibi hissedeceksiniz kendinizi. Saraybosna tek bir çizgi ile ikiye ayrılıyor: Bir taraf eski şehir, bir taraf yeni şehir. Eski şehirde savaştan sonra hiçbir şeye dokunulmamış, bütün izler hala tüm canlılığını koruyor. Bir nevi müze gibi. Yeni şehirde ise modern bir yapılaşma var. Siz Başçarşı’yı gezerek başlayın. Çarşı pazar gezmek her zaman bir şehri tanımak için en ideal başlangıç noktasıdır. Yabancısı olduğumuz bir kültür yok burada aslında. Paralel evrendeki karşılığımız gibi biraz. Bir de Mostar var tabii. Hani o sevdiği kıza aşkını kanıtlamak için genç ve yiğit Bosna delikanlılarının Neretva Nehri’ne atladığı… Aman siz denemeyin sakın. Onlar alışıktır şimdi, siz bir yerlerinizi sakatlamadan güzel güzel gezin.
Peki başka hangi ülkeler var dersen bence şu ana kadar çok okudun birazda ülkelerin görüntüleriyle seni baş başa bırakalım
—Kutu—
Mostar Köprüsü 1566’da Mimar Sinan’ın öğrencisi Mimar Hayreddin tarafından yapılmış. 1992 yılında patlak veren iç savaş sırasında yıkılan köprü, 2004 yılında bir Türk inşaat firması tarafından aslına uyun olarak restore edildi.
Gezilerinizi katilabilirim