Evliya Çelebi’nin İzinden: Neden Gezmeden Duramıyoruz?
Bugün 25 Mart, yani günümüzden asırlar önce kendini seyahat etmeye adamış ve bu yolda önemli eserler vermiş Evliya Çelebi’nin 405. doğum günü. Seyahat aşkı gördüğü rüya üzerine daha da depreşmiş, dünyanın keşfedilmeye değer olduğunu düşünmüş ve gezgin olup yollara düşmüş Evliya Çelebi. Çoğumuzun da seyahat aşkıyla dolu olduğu ve onun izinden gittiği doğru; peki neden gezmeden duramıyoruz, bu aşkı körükleyen nedenler nelerdir dersiniz?
Çünkü Farklı Kültürler ve İnsanlar Tanıyabiliyoruz!
Dünya, sadece kağıt üzerine basılı bir harita değil; aslında içinde birçok rengi taşıyan muhteşem bir tablo. Bu eşsiz renklerin sırrı da kültürlerden ve o kültürleri yaşatan insanlardan geliyor. Yaşadığımız ülkenin kültürünün bile şehirden şehre farklılık gösterdiğini düşünürsek varın siz düşünün kilometrelerin yarattığı kültür farklılıklarını. Afrika ülkelerinde yaşatılan zengin ve eski gelenekler mi dersiniz, bir Asya ülkesindeki ilginç kurallar mı… Hepsi keşfedilmeyi bekliyor. Tabii ki o farklılık kokan topraklardaki insanlar olmadan kültür kelimesi bir hiç. Gezip görmeden bilemezsiniz!
Çünkü Tarihin Kitaplardan İbaret Olmadığını Anlıyoruz!
Uğruna savaşılan topraklar, birbirinden önemli mimari eserler, dünyanın en önemli sanat eserlerine ev sahipliği yapan müzeler… Hepsi hakkında cilt cilt kitaplar okusak da gidip görmek, atmosferin kokusunu içimize çekmek çok farklı. Bu sayede hem tarihe büyük puntolarla yazılmış olayların ve eserlerin sadece sayfalardan oluşmadığını anlıyor hem de dünü ve bugünü bir araya getirip tarihe tanıklık ediyoruz.
Çünkü Doğa, Fotoğraflarda Gördüğümüzden Çok Daha Fazlası!
Uzaklara bakıp iç çekmemize neden olan doğa manzaralarını ve o coğrafyaya özgü değerli canlı türlerini dünya gözüyle görsek mükemmel olmaz mı? Üstelik seyahatlerde, fotoğraflarda gördüklerimizden çok daha fazlasını keşfedeceğimiz de kesin! İnsan ömrünü uzatan bu doğal güzellikleri görmek için bile dünyayı karış karış gezmeye değer!
Çünkü Farklı Bakış Açılarını Buluşturuyoruz!
Yeni tanıştığımız bir insanla konuşmanın, birkaç gün olsa da bizim için yepyeni bir coğrafyada yaşamanın ve hiç görmediğimiz yerlerde dolaşmanın verdiği haz dışında bize kazandırdığı bir şey daha var; farklı bir bakış açısı. İster öğretmen olun ister mühendis, ister bankacı olun ister bir idareci mevkiniz ne olursa olsun gördükleriniz ve yaşadıklarınız size hayatınızın her alanında kullanabileceğiniz bir perspektif kazandıracak.
Çünkü Yaşadığımızı Hissetmenin En Güzel Yolu!
Hep aynı yerlerde olmak, hayatımızın monoton olmasına neden oluyor. Ee farklılık olmayınca da, çoğu şey, yapıp geçmişimizde bıraktığımız şeyler haline geliyor. Oysaki hayattan zevk almayı bilmek ve tekdüzeliğin dışına çıkmak gerek! Bunun da en güzel yolu hiç olmadığımız bir yerde olup hiç yapmadığımız şeyleri yapmak, yani yaşadığımız her anın tadını çıkararak hayatta olduğumuzu hissetmek!
İnsan neden gezer sorusunu harika cevaplamışsınız. Kaleminize sağlık.